Yazar Suat Özge
Yeni Üye
- 17 Şub 2022
- 12
- 4
- 3
~İKİ ANNE, İKİ ÇOCUK~
Savaş bitmiş zafer kutlamaları yapıldığı sırada devlet başkanı, bakanlar, milletvekilleri ve hakltan binlerce kişinin bulunduğu salonda mutlu pozlar veriyordu. Ve tebrikleri kabul ediyordu müthiş bir gururla. Sonra salona çocuklar alındı. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilendi. En sonuncu çocuk ise çok üzgün bir halde ve nemli gözlerle yaklaştı başkana. Sonrada elindeki resmi ona uzattı...
Ülkedeki tüm teleziyon kanalları o an canlı yayındaydı... Ve başkan tualin orta üst kısmında"iki anne, İki çocuk " yazdığını, fakat resimde sadece ağlayan kadın ve çocuk çizilmiş olduğunu görünce,
-"Resmin çok güzel ufaklık.Peki resimdekiker neden ağlıyor? Ve sanırım bir anne ve çocuğuda çizmeyi unutmuşsun-" demişti. Sonra çocuk resmi başkan'ın elinden aldı. Kameralara çevirdi solfun haliyle. Sonrada herkesin duyacağı şekilde,
-"Hayır başkan unutmadım. İkinci annenin ve çocuğun hikayesini dinlemek istermisiniz? -" dediğinde küçük çocuğun tavrını garipsemişti başkan. Ama yinede kameraların önünde,
-"Evet isteriz tabiki. Anlatabilirsin-" demişti bozuntuya vermeden... Küçük çocuk hüzünlü bir tavırla resmini tüm kameraların kadrajına tek tek göstererek konuşmaya başladı sonra...
-"Annem seyahati çok severdi başkan. Bu benim bebekliğimde dahi vazgeçemediği bir tutkuymuş. Birgün seyahat ettiği yerdeki güzellikleri keşfederken, bebek arabamı bir sokakta unutmuş dalgınlıkla. İnsanlık halidir olmuş işte. Ne kadar arasada bulamamış beni...Aramadığı yer kalmamış. Günlerce ağlamış.Beni yeni bebeği olan bir kadın bulmuş meğerse... Anneme ulaşana kadar kendi çocuğundan iyi bakmış bana. Süt annem olmuş...Bana can olmuş anlayacağınız. Tam üç aylık bir araştırmanın sonunda ise anne babama ulaşılmış.Ve ben aileme teslim edilmişim-"dediğinde göz yaşları yanaklarına kadar çoktan inmişti çocuğun. Salondaki bakanlar, milletvekilleri ve zafer sarhoşu olan misafirlerden ise o an tek bir ses dahi çıkmıyordu... Ve devam etti çocuk sözlerine...
-" Hiçbirzaman unutamadık o annenin kahramanlığını. Annemlede hiçbirzaman bağlarını koparmadılar. Yedi yaşıma geldiğimde bir mektup aldık. Bana süt annelik yapan o kadının benim yaşlarımda olan oğlunun çok hasta olduğunu öğrendik....İlik nakline ihtiyacı varmış. Ve uyumlu ilik birtürlü bulunamamış.O çocuğun hasta yatağındaki resmini gördüğümüzde inanın ailecek ağladık dakikalarca... Hemen gerekli testleri yaptırmak için anne babamla en yakın hastahaneye gittik. Bir mucize oldu. İlik nakli için uygun donörün ben olduğumu söyleyen doktora sarıldım sevincimden.Sürpriz yapacaktık süt anneme. Bir hafta sonra biletlerimizi alıp yanlarına gittik. Ve güzel haberi söylediğimizde beni kucağına aldı. Dilini bilmediğim için söylediklerini anlayamıyordum ama, yanaklarımı öperken tenime damlayan gözyaşları herşeyi anlatıyordu bana... Çok etkilenmiş, hatta tir tir titremiştim o anın duygusallığıyla.
Çokta iyi arkadaş olduk o çocukla...Beden diliyle anlaşabiliyorduk.Bazende annelerimiz çeviriyordu birbirimize anlatmak istediğimiz cümleleri. Ona evimizin yakınındaki küçük tepede babamla birlikte uçurtma uçurttuğumuzu söylediğimde, kendisiylede uçurtma uçurup uçuramayacağımızı sordu bana. Söz verdim. Ameliyattan sonra onu davet edecektim yaşadığım yere. Ve birlikte uçuracaktık uçurtmamızı o tepede... Ameliyathaneye girene kadar ellerimizi hiç bırakmadık. Gözlerini kapatmadan önce"Eğer ölürsem, bana söz ver benim içinde o güzel uçurtmayı göklerde uçuracaksın kardeşim-"dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Susturdum onu. Ama ne desemde ısrarından vazgeçmeyince söz verdim... Çok uzun saatler süren ameliyat başarılı geçti... Biz bir hafta sonra evimize döndük. Bir mektup göndermiş süt annem.Hasta yatağında oğluyla gülümseyerek poz vermişler. Ve altına bir not eklemiş. "İki mucizenin oluşturduğu bu güçlü ve sevgi dolu bağı ne koparabilirki?Uçurtmayı hazırla oğlum.Biletlerimizi aldık. Çok yakında yanında olacağız" yazıyordu o notta... Sonra bu savaş patlak verdi. Ve mucizelerle kurulan o bağları kopardı.Süt annem ve süt kardeşim sayenizde o resimde yok.O savaşta öldüler. Sizin kazandığınızı sandığınız savaşlarda insanlık hep kaybeder başkan...Ben süt kardeşime verdiğim sözü tutmaya gidiyorum şimdi... Uçurtmamı bu defa onun için uçuracağım göklerde... - "demiş ve gözyaşlarıyla cebinden çıkardığı süt annesinin ve süt kardeşinin hastahanedeki odada çekilmiş resmini, kendi çizdiği resmin üzerindeki boşluğa koyup,titreyen sesiyle,
-" İşte resimdeki anne ve çocuk ve hikayesi-"deyip, hıçkıra hıçkıra çıkmıştı salondan...Sus pus olmuştu salon. Kimileri ağlarken başkan alnının boncuk boncuk terlediğini hissetmişti...
Savaş kimseye kazandırmaz. Ama savaşta kaybedenler olur hep.Masum insanların kaybettiği yerde, kazancı olduğunu düşünenler vicdanını kaybetmiş insanlardır...Ve böyle düşünenler vicdanı kadar insandır...
#Yazar #Suat #Özge
Savaş bitmiş zafer kutlamaları yapıldığı sırada devlet başkanı, bakanlar, milletvekilleri ve hakltan binlerce kişinin bulunduğu salonda mutlu pozlar veriyordu. Ve tebrikleri kabul ediyordu müthiş bir gururla. Sonra salona çocuklar alındı. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilendi. En sonuncu çocuk ise çok üzgün bir halde ve nemli gözlerle yaklaştı başkana. Sonrada elindeki resmi ona uzattı...
Ülkedeki tüm teleziyon kanalları o an canlı yayındaydı... Ve başkan tualin orta üst kısmında"iki anne, İki çocuk " yazdığını, fakat resimde sadece ağlayan kadın ve çocuk çizilmiş olduğunu görünce,
-"Resmin çok güzel ufaklık.Peki resimdekiker neden ağlıyor? Ve sanırım bir anne ve çocuğuda çizmeyi unutmuşsun-" demişti. Sonra çocuk resmi başkan'ın elinden aldı. Kameralara çevirdi solfun haliyle. Sonrada herkesin duyacağı şekilde,
-"Hayır başkan unutmadım. İkinci annenin ve çocuğun hikayesini dinlemek istermisiniz? -" dediğinde küçük çocuğun tavrını garipsemişti başkan. Ama yinede kameraların önünde,
-"Evet isteriz tabiki. Anlatabilirsin-" demişti bozuntuya vermeden... Küçük çocuk hüzünlü bir tavırla resmini tüm kameraların kadrajına tek tek göstererek konuşmaya başladı sonra...
-"Annem seyahati çok severdi başkan. Bu benim bebekliğimde dahi vazgeçemediği bir tutkuymuş. Birgün seyahat ettiği yerdeki güzellikleri keşfederken, bebek arabamı bir sokakta unutmuş dalgınlıkla. İnsanlık halidir olmuş işte. Ne kadar arasada bulamamış beni...Aramadığı yer kalmamış. Günlerce ağlamış.Beni yeni bebeği olan bir kadın bulmuş meğerse... Anneme ulaşana kadar kendi çocuğundan iyi bakmış bana. Süt annem olmuş...Bana can olmuş anlayacağınız. Tam üç aylık bir araştırmanın sonunda ise anne babama ulaşılmış.Ve ben aileme teslim edilmişim-"dediğinde göz yaşları yanaklarına kadar çoktan inmişti çocuğun. Salondaki bakanlar, milletvekilleri ve zafer sarhoşu olan misafirlerden ise o an tek bir ses dahi çıkmıyordu... Ve devam etti çocuk sözlerine...
-" Hiçbirzaman unutamadık o annenin kahramanlığını. Annemlede hiçbirzaman bağlarını koparmadılar. Yedi yaşıma geldiğimde bir mektup aldık. Bana süt annelik yapan o kadının benim yaşlarımda olan oğlunun çok hasta olduğunu öğrendik....İlik nakline ihtiyacı varmış. Ve uyumlu ilik birtürlü bulunamamış.O çocuğun hasta yatağındaki resmini gördüğümüzde inanın ailecek ağladık dakikalarca... Hemen gerekli testleri yaptırmak için anne babamla en yakın hastahaneye gittik. Bir mucize oldu. İlik nakli için uygun donörün ben olduğumu söyleyen doktora sarıldım sevincimden.Sürpriz yapacaktık süt anneme. Bir hafta sonra biletlerimizi alıp yanlarına gittik. Ve güzel haberi söylediğimizde beni kucağına aldı. Dilini bilmediğim için söylediklerini anlayamıyordum ama, yanaklarımı öperken tenime damlayan gözyaşları herşeyi anlatıyordu bana... Çok etkilenmiş, hatta tir tir titremiştim o anın duygusallığıyla.
Çokta iyi arkadaş olduk o çocukla...Beden diliyle anlaşabiliyorduk.Bazende annelerimiz çeviriyordu birbirimize anlatmak istediğimiz cümleleri. Ona evimizin yakınındaki küçük tepede babamla birlikte uçurtma uçurttuğumuzu söylediğimde, kendisiylede uçurtma uçurup uçuramayacağımızı sordu bana. Söz verdim. Ameliyattan sonra onu davet edecektim yaşadığım yere. Ve birlikte uçuracaktık uçurtmamızı o tepede... Ameliyathaneye girene kadar ellerimizi hiç bırakmadık. Gözlerini kapatmadan önce"Eğer ölürsem, bana söz ver benim içinde o güzel uçurtmayı göklerde uçuracaksın kardeşim-"dediğinde ne diyeceğimi bilemedim. Susturdum onu. Ama ne desemde ısrarından vazgeçmeyince söz verdim... Çok uzun saatler süren ameliyat başarılı geçti... Biz bir hafta sonra evimize döndük. Bir mektup göndermiş süt annem.Hasta yatağında oğluyla gülümseyerek poz vermişler. Ve altına bir not eklemiş. "İki mucizenin oluşturduğu bu güçlü ve sevgi dolu bağı ne koparabilirki?Uçurtmayı hazırla oğlum.Biletlerimizi aldık. Çok yakında yanında olacağız" yazıyordu o notta... Sonra bu savaş patlak verdi. Ve mucizelerle kurulan o bağları kopardı.Süt annem ve süt kardeşim sayenizde o resimde yok.O savaşta öldüler. Sizin kazandığınızı sandığınız savaşlarda insanlık hep kaybeder başkan...Ben süt kardeşime verdiğim sözü tutmaya gidiyorum şimdi... Uçurtmamı bu defa onun için uçuracağım göklerde... - "demiş ve gözyaşlarıyla cebinden çıkardığı süt annesinin ve süt kardeşinin hastahanedeki odada çekilmiş resmini, kendi çizdiği resmin üzerindeki boşluğa koyup,titreyen sesiyle,
-" İşte resimdeki anne ve çocuk ve hikayesi-"deyip, hıçkıra hıçkıra çıkmıştı salondan...Sus pus olmuştu salon. Kimileri ağlarken başkan alnının boncuk boncuk terlediğini hissetmişti...
Savaş kimseye kazandırmaz. Ama savaşta kaybedenler olur hep.Masum insanların kaybettiği yerde, kazancı olduğunu düşünenler vicdanını kaybetmiş insanlardır...Ve böyle düşünenler vicdanı kadar insandır...
#Yazar #Suat #Özge