Yazar Suat Özge
Yeni Üye
- 17 Şub 2022
- 12
- 4
- 3
~OYUNU BİTİRME! ~
-"Hadi bey. Mektubu yollada. Yeni mektup varmı evlatlarımdan bir de ona bakıver.Burnumda tütüyor cümleleri-" deyince, yaşlı adam"peki"der gibi başını sallayıp bastonuna dayanarak içeriye girdi. Ve memura uzattı mektubunu. Ve sonra cebinden başka bir mektup çıkardı. Sanki memurdan almış gibi sevinçle çıktı dışarı. Ve eşine uzattı mektubu... Memur dikkatle izledi olanları...Ama anlam veremedi bu olanlara.
Bu durum her hafta tekrarlanmaya devam etti. Yaşlı kadın haftanın üçüncü günü eşiyle birlikte geliyor, kendisi postahanenin dışında bekleyip eşinin mektubu göndermesini ve evlatlarından yeni gelen mektup varmı diye kontrol etmesini bekliyordu...
Yaşlı adamda içeriye giriyor. Önce memura bir mektup veriyor. Sonrada sanki memurdan mektup almış gibi yaparak, cebinden çıkarttığı mektubu heyecanla eşine götürüyordu...
Aylarca devam etti bu durum.Gözleri yaşlı halde geldi yaşlı çift bit gün yine aynı postahanenin önüne.Yaşlı adam herzamanki gibi içeriye girdi. Yine memura mektubunu verip, cebinden bir zarf çıkardı.Zarfı açıp bir kaç zambak çiçeği koydu zarfın içine. O an memur usulca kolundan tuttu yaşlı adamın...
-"Bey amca merakımı mazur gör. Her hafta aynı adrese mektup gönderiyorsun.Ama cebinden bir mektup çıkarıp eşine sanki yeni gelmiş bir mektup gibi götürüyorsun.Bütün bunların anlamı ne? -" diye sorunca. Yaşlı adam mendiliyle gözyaşlarını sildi. Ve şöyle dedi memura...
-" Yıllardır iki evladımızda arayıp sormaz bizi memur bey oğlum. Ben çoktan kabul ettim vefasız çıktıklarını. Ama ana yüreği kabul etmiyor işte. Her hafta mutlaka mektup yollattırır bana. Cevap gelmeyince de üzülür ağlar günlerce.Küçük bir sevinç için ellerine bakıyoruz senin anlayacağın. Bende bir gün dayanamadım. Ve evlatlarımızın ağzından mektuplar yazmaya başladım. Bir sevindi ki bizim hanım. Öptü kokladı mektubu.Göğsüne bastırıp öyle uyumuş o gece. Hiç olmadığı kadar huzurla hemde. Bende o günden sonra o mutlu olsun diye her hafta bir mektup yazıyorum bizim hayırsızların ağzından. Bugün eşimin doğum günü biliyormusun?Eskiden doğum gününde çocuklar çok sevdiği zambak çiçeği getirdiğinde sevinçten ağlardı eşim. Şimdi zarfa koydum o çiçekleri. Sevinçten çok ağlayacak bilirim... Bir zamanlarda hep onlar bakardı bizim elimize.Şöyle anlatayım. Eskiden çocuklarla bir oyun oynardık biz. Ellerimiz birşey alırdık. Hangi elimizde olduğunu bulmalarını isterdik elimize aldığımız cismin...Ama sonunda bulurlardı o cismi. Asıl ellerimize sakladığımız onlara olan sevgimizdi aslında. Şimdi dedimya biz onların eline bakıyoruz... Kandırıyorlar bizi... Elleri hep bomboş... Kalem olsun istiyorum bir ellerinde. Bomboş çıkıyor herseferinde. Bozma bu oyunu oğlum. Senden ricam budur... Ben kendimden çoktan geçtim. Şu sevinç içinde yavrularının ellerine bakan kadının umutlarını bitirme.Evlatlarının bir elinde kalem olduğunu sansın... Oyunda olsa çaresiz bir anne yüreği sevgisiz kalmasın- "
#Yazar #Suat #Özge
-"Hadi bey. Mektubu yollada. Yeni mektup varmı evlatlarımdan bir de ona bakıver.Burnumda tütüyor cümleleri-" deyince, yaşlı adam"peki"der gibi başını sallayıp bastonuna dayanarak içeriye girdi. Ve memura uzattı mektubunu. Ve sonra cebinden başka bir mektup çıkardı. Sanki memurdan almış gibi sevinçle çıktı dışarı. Ve eşine uzattı mektubu... Memur dikkatle izledi olanları...Ama anlam veremedi bu olanlara.
Bu durum her hafta tekrarlanmaya devam etti. Yaşlı kadın haftanın üçüncü günü eşiyle birlikte geliyor, kendisi postahanenin dışında bekleyip eşinin mektubu göndermesini ve evlatlarından yeni gelen mektup varmı diye kontrol etmesini bekliyordu...
Yaşlı adamda içeriye giriyor. Önce memura bir mektup veriyor. Sonrada sanki memurdan mektup almış gibi yaparak, cebinden çıkarttığı mektubu heyecanla eşine götürüyordu...
Aylarca devam etti bu durum.Gözleri yaşlı halde geldi yaşlı çift bit gün yine aynı postahanenin önüne.Yaşlı adam herzamanki gibi içeriye girdi. Yine memura mektubunu verip, cebinden bir zarf çıkardı.Zarfı açıp bir kaç zambak çiçeği koydu zarfın içine. O an memur usulca kolundan tuttu yaşlı adamın...
-"Bey amca merakımı mazur gör. Her hafta aynı adrese mektup gönderiyorsun.Ama cebinden bir mektup çıkarıp eşine sanki yeni gelmiş bir mektup gibi götürüyorsun.Bütün bunların anlamı ne? -" diye sorunca. Yaşlı adam mendiliyle gözyaşlarını sildi. Ve şöyle dedi memura...
-" Yıllardır iki evladımızda arayıp sormaz bizi memur bey oğlum. Ben çoktan kabul ettim vefasız çıktıklarını. Ama ana yüreği kabul etmiyor işte. Her hafta mutlaka mektup yollattırır bana. Cevap gelmeyince de üzülür ağlar günlerce.Küçük bir sevinç için ellerine bakıyoruz senin anlayacağın. Bende bir gün dayanamadım. Ve evlatlarımızın ağzından mektuplar yazmaya başladım. Bir sevindi ki bizim hanım. Öptü kokladı mektubu.Göğsüne bastırıp öyle uyumuş o gece. Hiç olmadığı kadar huzurla hemde. Bende o günden sonra o mutlu olsun diye her hafta bir mektup yazıyorum bizim hayırsızların ağzından. Bugün eşimin doğum günü biliyormusun?Eskiden doğum gününde çocuklar çok sevdiği zambak çiçeği getirdiğinde sevinçten ağlardı eşim. Şimdi zarfa koydum o çiçekleri. Sevinçten çok ağlayacak bilirim... Bir zamanlarda hep onlar bakardı bizim elimize.Şöyle anlatayım. Eskiden çocuklarla bir oyun oynardık biz. Ellerimiz birşey alırdık. Hangi elimizde olduğunu bulmalarını isterdik elimize aldığımız cismin...Ama sonunda bulurlardı o cismi. Asıl ellerimize sakladığımız onlara olan sevgimizdi aslında. Şimdi dedimya biz onların eline bakıyoruz... Kandırıyorlar bizi... Elleri hep bomboş... Kalem olsun istiyorum bir ellerinde. Bomboş çıkıyor herseferinde. Bozma bu oyunu oğlum. Senden ricam budur... Ben kendimden çoktan geçtim. Şu sevinç içinde yavrularının ellerine bakan kadının umutlarını bitirme.Evlatlarının bir elinde kalem olduğunu sansın... Oyunda olsa çaresiz bir anne yüreği sevgisiz kalmasın- "
#Yazar #Suat #Özge