İlk olarak sosyal ağları tanıyarak başlayalım.Google Arama Motoruna Sosyal Ağ yazdığımda karşıma ilk gelen Vikipedi’den Sosyal Ağlar’ın tanımına baktım.Ve hiç dokunmadan sizinle paylaşmak istedim.Çünkü bir sistem bu kadar iyi tanıtıla bilirdi.
VİKİPEDİNİN TANIMI
“Sosyal ağlar, Bireyleri internet üzerinde toplum yaşamı içinde kendilerini tanımlayarak, aynı kültürel seviyesinde rahatlıkla anlaşabilecekleri insanlara internet iletişim metotları ile iletişime geçmek için ve aynı zamanda normal sosyal yaşamda yapılan çeşitli jestleri simgeleyen sembolik hareketleri göstererek insanların yarattığı sanal ortamdaki sosyal iletişim kurmaya yarayan ağlara "sosyal ağlar" denilmektedir.
Sosyal ağların yararları:
-İstediğiniz zaman bilgiye ulaşabilirsiniz.
-Eski arkadaşlarımızı bulabileceğiniz gibi yeni arkadaşlıklar da edinebilirsiniz.
-Gruplar kurabilir ve de çeşitli düşünceler ortaya koyabilirsiniz.
-Ruh ikizinizi ve partnerinizi bulabilirsiniz.
Günümüzde sosyal ağlar giderek yayılmakta ve kullanımı bireyler, toplumlar için gerekli hale gelmektedir. Medyaya ve çeşitli iletişim kaynaklarına bakıldığında sosyal ağları kullanarak bazı isyanların, iç savaşların, devrimlerin vb şeylerin artık sosyal ağlar üzerinden ilk adımlarının gerçekleştirildiği görülmektedir.. Facebook sosyal ağların başında gelen siteler arasında sayabiliriz.
Sosyal ağların zararları:
-Sosyalleşmeyi bitirir.
-Çeşitli tuzaklar olabilir.
-Bazı hackerlerle karşılaşabilir ve de güvenliğinizi tehlikeye atabilirsiniz.”
Neden bir sosyal ağı tercih ediyoruz?
İnsanlar ilk olarak sosyal ağları arkadaşlarımı ve eski arkadaşlarımızı bulmak için tercih etti.Reel hayattan daha iyiydi.Karşıdaki insanla konuşmadan Adını Soyadını yaşadığı yeri ve hoşlandığı şeyleri görebiliyorduk.Ayrıca Fotoğrafları ve arkadaş çevresi hakkında bilgi edinebiliyorduk.İstersek arkadaşlık isteği göndererek iletişim kuruyorduk.
Gerçek hayatta gördüğümüz bir kız ile konuşmaktan daha kolaydı (benim gibi utangaç kişiler bunun dışında sosyal ağlar üzerinden bile iletişim kurmaya korkuyorum).
Ancak zamanla bu olay farklı haller aldı.Sadece arkadaşlarla iletişim kurmak yerine insanlar sanki farklı bir dünya gibi sosyal ağlardan iletişime geçti.İnsanlar Asosyal oldu.Birbirleri ile sosyal ağ üzerinden samimi kişiler bile reel hayatta yan yana geldiklerinde konuşmamaya başladı.
Yeni Sosyal Ağlar ?
Aktif olarak kullandığınız sosyal ağları düşündüğünüzde son bir yıl içerisinde yeni bir servisin eklenmediğini göreceksiniz. Son dönemde müdavimi olduğumuz sosyal ağların arasına yenilerinin eklemiyoruz ve hatta bazıları da farkında olmadan akıllı telefonların veya tarayıcıların karanlık köşelerinde unutulup gidiyor. Kullanıcı alışkanlıklarını değiştirecek bir girişimin piyasaya sürülmemesi de doğal olarak en hızlı büyüyen sosyal ağlar listesinde yeni bir isim ile karşılaşmamamıza neden oluyor.
Sosyal Ağlarda Büyüme
Global Web Index tarafından yayınlanan rapora göre son altı ayda en hızlı büyüyen sosyal ağ Twitter oldu. Facebook, Google+ ve Linkedin gibi isimleri geride bırakmayı başaran mikroblog, 2012′nin ikinci ve dördüncü çeyreği arasında %40′lık büyüme gösterdi.
Çalışmaya göre Twitter, altı ay içerisinde aylık aktif kullanıcı sayısını 288 milyona çıkarmayı başardı. Global Web Index’e göre Twitter’dan sonra en çok büyüyen sosyal ağlar Facebook ve Google+.
Yüzdelere göre yapılan sıralamada bu üç internet girişimini iki yerel sosyal ağ takip ediyor. Rus vkontakte ve Meksikalı Sonico’nun ardından parlak bir yıl geçiren Linkedin geliyor.
Kullanıcı kaybeden sosyal ağların neredeyse tamamı yerel girişimler. Çin, Fransa, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin vatandaşları için hizmet veren 13 sosyal ağ 2012′nin ikinci yarısını kullanıcı kaybederek geçirirken, uluslararası bir girişim olan Badoo %10′a yakın bir kayıp yaşamış.
Twitter 2013 yılına Vine isimli video uygulaması ile girdi. Yıl boyunca 2014′te yapılması planlanan halka arz öncesinde gelirlerini artırmak ve yeni pazarlara açılmak için çalışmalar yürütecek olan sosyal ağ, bu yıl içerisinde de %40′lık yükseliş trendine devam etmeyi amaçlıyor.
EN ÇOK BÜYÜME GÖSTEREN GOOGLE+
Yapılan çalışmalara göre dünyadaki en büyük ikinci sosyal ağ Twitter ve YouTube’u geride bırakarak Google+ olmuş durumda. Farklı kaynakların istatistiklerine ve YouTube’un bir sosyal ağ olup olmadığına dair tartışmalara rağmen Twitter’ı geride bırakan Google+’nın bunu gerçekleştirmiş olmasa bile çok kısa süre sonra gerçekleştireceği öngörülüyor.
Şimdilik herkes Google+ ve Facebook arasındaki rekabete gözünü dikmiş olsa da Facebook cephesinden beklenmedik sorunlar ve gerilemelere dair haberler gelmedikçe bu pek de olası görünmüyor. Zira Google+ hali hazırda Twitter ve Facebook arasında bir konuma sahip ve Google bu durumdan oldukça memnun sayılır.
Elbette Google’ın bütün servislerini bir şekilde Google+ ile bağdaştırması ve kullanıcıları sosyal ağı kullanmak için sürekli olarak bastırması da bu kullanıcı tabanının sebeplerinden bir tanesi olarak görünüyor. Üye sayısı olarak yüksek adetlere ulaşan servisin aktif kullanıcı oranlarının diğer sosyal ağlar kadar yüksek olmadığı da biliniyor.
Farklı olarak Sosyal medya ile ilgili birde şu yazıya bakalım.
Sosyal Medya Hafıza Yeteneğini Değiştiriyor
İnternet çağı, beynimizin çalışma şeklini de değiştiriyor olabilir. Bilim insanları, bir saat içinde 30 milyon mesaj girilen Facebook gibi sosyal ağların, insan hafızasını yeni düşünme şekilleri geliştirmeye zorluyor olabileceğini belirtti. Araştırmalar, insanların Facebook iletilerini insan yüzlerinden daha kolay hatırladığını gösterdi.
Milyarlarca insanın hayatında giderek daha fazla yer edinmeye başlayan sosyal ağlar, sundukları son derece yoğun ve karmaşık sistem sebebiyle insan beyninin farklılaşmasına yol açıyor olabilir.
ABD’nin California Üniversitesi’nde yapılan araştırma, bilim insanlarını şaşırtan sonuçlar ortaya koydu. Araştırma ekibinin başını çeken Dr. Laura Mickes, ‘duyguların hafıza üzerine etkisini’ inceleyen çalışmalarında, duyguları tetiklemek için Facebook iletilerini kullandılar. Bilişsel psikolog Mickes ve ekibi, araştırmada hiç bekledikleri sonuçlar elde etti. Sonuçlar, insanların Facebook iletilerini, insan yüzlerinden daha iyi hatırladığını gösterdi.
Mikes, “Asıl araştırma sorumuz bu değildi; sonuçlar bizim için de biraz şaşırtıcı oldu” ifadesini kullandı.
AKLA İLK GELEN FACEBOOK
California Üniversitesi’ndeki araştırmada, 32 kişi üzerinde deney yapıldı. Deneklere gösterilmek üzere gruptaki asistanların Facebook hesaplarından 200 ileti ve amazon.com adresindeki son zamanlarda basılmış kitap tanıtımlarından 200 cümle derlendi.
Deneyde, Facebook cümleleri olarak, “Bugün 7 bin 689 günlüğüm”, “Kütüphane telefonla konuşulacak yer değil; ders çalışılacak yerdir”; kitap cümlesi olarak da “Şerefin bile limiti vardır”, “Çok bağırmaktan boğazım ağrımıştı” gibi örnek ifadeler toplandı.
Uzmanlar, sosyal bağlama göre iletileri ve kitap alıntılarını düzenledi ve Facebook iletisi ile kitap alıntılarından 100 tanesini üniversiteli katılımcılara çalışıp hatırlamaları için dağıttı. Katılımcılar kelimeleri çalıştıktan sonra bilgisayar önünde teste tutuldular. Bu testte çalıştıkları ve çalışmadıkları kelimeler gösterilip deneklere “Bunları daha once gördünüz mü ve gördüğünüzden ne kadar eminsiniz?” diye sorular soruldu.
SONUÇLAR ŞAŞIRTICI
Deney sonunda, denekler Facebook ile ilgili cümleleri kitap cümlelerinden veya insan yüzlerinden iki kat daha kolay hatırlayabiliyor olduklarını gösterdi.
İlk deneyin ardından ikinci deneylerini yapan grup, bu kez de katılımcılara haber sitelerindeki haber başlıklarını ve yorumlarını gösterdi. Sonuçlar, deneklerin haberlere yazılan yorumları daha kolay hatırlayabildiklerini gösterdi. Haberler arasındaki eğlence haberlerini hatırlamanın da, önemli haberlerden daha kolay olduğu anlaşıldı.
Memory&Cognition dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten Dr. Mickes, “Bu çalışma, öğretme tekniklerinin yanı sıra, nasıl reklamcılık yapmamız ve nasıl iletişim kurmamız konusuna da bilgi veriyor. Buradan yola çıkarak sosyal medyayı derslerine dahil eden profesörler bile var ”dedi.
Sosyal Medya Suçlarında Büyük Artış
İngiltere polisinin açıkladığı rakamlara göre geçtiğimiz dört yıl içerisinde Facebook ve Twitter’da işlendiği iddia edilen suçlar sekize katlandı.
2012 yılında polise ihbar edilen 5 bine yakın sosyal medya şikayeti sonucunda 653 kişi mahkemeye çıkarıldı.
Tehdit mesajlarının yanısıra, Twitter ve Facebook’ta işlendiği söylenen suçların önemli bir kısmını çocuk tacizcilerinin faaliyetleri, saplantılı biçimde bir kişiyi izleyenler, dolandırıcılık yapanlar ve ırkçı söylemlerde bulunanlar oluşturuyor.
Sosyal Medyada Olumsuz Yorumlarla Nasıl Başa Çıkmalı?
Sosyal medyanın tüketicilere sağladığı en önemli avantajlardan biri seslerini kolaylıkla duyurabiliyor olmaları. Dolayısıyla eğer sizle veya ürününüzle ilgili bir yorumları varsa bunu paylaşacaklarından emin olabilirsiniz. Kötü haber; olumsuz yorumlara daha çok rastlayacaksınız çünkü insan, doğası gereği memnuniyetini daha yakınları ile, memnuniyetsizliğini ise daha geniş kitlelerle paylaşmaya daha meyillidir.
Peki sosyal medyadaki mutsuz (hatta kızgın) müşterilerin, negatif yorumları ile nasıl başa çıkmak gerekli?
Her şeyden önce olumsuz bir yorum ile karşılaştığınızda konuyu değerlendirmeden önce ön yargılarınızı bir kenara bırakarak, ne anlatıldığına dikkat edin. İlk bakışta size haksız bir suçlama gibi geliyor olsa da, söylenenlerde doğruluk payı olmak ihtimalini hesaba katmak zorundasınız. Eğer varsa ve bunu siz tepkinizi verdikten sonra fark ederseniz kendinizi çok daha zor bir duruma sokabilirsiniz. Ayrıca her durumda farklı bakış açılara olabileceğini, aynı konun farklı yorumlanabileceğini de unutmayın. Empati yapın ve kendinizi müşterinin yerine koyarak onun sorununu gerçekten anlamaya çalışın.
Gençler Arasında En Popüler Sosyal Ağ Facebook Değil
En popüler sosyal ağların başında gelen Facebook, yapılan son bir araştırmaya göre genç kullanıcılar arasındaki yerini Tumblr’a kaptırdı. Y Combinator’ın ortaklarından Garry Tan’ın Survata şirketinin yardımlarıyla gençlerin sosyal ağ alışkanlıkları üzerine yaptığı araştırmadan çıkan sonuçlar, yükselen trendlere yönelik ilginç bulgular barındırıyor.
13-18 yaş ve 19-25 yaş aralığındaki iki grubu inceleyen Tan, ergenlik çağındaki kişilerle genç yetişkinliklerin sosyal ağ kullanım alışkanlıklarını gözler önüne seriyor. 1038 kişinin katıldığı araştırmada, katılımcıların Facebook, Twitter, Instagram, Tumblr ve Snapchat’i hangi sıklıkla kullandıkları öğrenilmeye çalışılmış.
Tüm katılımcılar arasında şaşırtıcı bir şekilde blog platformu Tumblr en çok kullanılan sosyal ağ çıkmış. Belirtilene göre gençler Tumblr’ı çoğunlukla ünlülerin fotoğraflarına bakmak için kullanıyor. Üstelik blog platformunun önünde hala uzun bir yol olsa da Tumblr yatırımcıları gençlerin ilgisinin farkında. Para kazanma potansiyelinin farkına vararak bu konudaki ilk adımlarını geçtiğimiz yıl atan Tumblr birkaç ayda 13 milyon dolar gelir elde etmişti.
Araştırmaya göre katılımcıların %59′u Tumblr kullandığını ifade ederken, %54′ü Facebook’u tercih ettiğini söylemiş. Facebook çocuklar arasında hala bir hayli popüler olmasına rağmen, gençlerin ilgisi başka sosyal ağlara kaymış durumda.
Genç kuşağın yeni gözdelerinden bir diğeri ise Snapchat. Gerçek zamanlı fotoğraf mesajlaşma uygulaması Snapchat 13-18 yaş aralığındaki gençlerin %13′ü arasında oldukça popüler.
SOSYAL MEDYA HER ZAMAN ZARARLI DEĞİL
İnternetin gelişmesi ile çoğalan ve gelişen sosyal medya mecralarının bireyler için birçok yararı ve zararı var. Özellikle gençler üzerinde büyük bir etkiye sahip olan sosyal medya, gençlerin kullanım amaçlarına göre ya yarar sağlıyor ya da zarar. Bu yazıda yararlardan söz edeceğim çünkü bir çok insan tarafından sosyal medyanın gençlere zarar verdiği düşünülüyor,oluşan bu ön yargı ve düşünce duvarlarının yıkılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle, sosyal medya ile gençler network ağlarını fazlasıyla genişletebilme fırsatına sahip oluyorlar. Bunu sunan bazı siteler var. Bunlara örnek olarak verebileceğim başlıca mecralar ise şöyle;Facebook , Twitter , LinkedIn , Google Plus, Blogspot vb. Bu sitelere üye olan kişiler hem arkadaş çevresiyle görüşebilme imkânına sahip oluyorlar hem de tanımadıkları insanlar ile iletişime geçme fırsatını yakalıyorlar.
Dediğim gibi sosyal çevrenin genişliği üniversite çağındaki bir genç için çok önemlidir. Yani bununla demek istediğim şu oluyor; eğer bir üniversite öğrencisiysen ve akademik başarılar yakalamak istiyorsan, LinkedIn gibi siteleri iş hayatına atılmak için büyük fırsat olarak görebilirsin. Çünkü bu tarz siteler bize bir öz geçmiş hazırlatıp profilimizde yayınlamamızı sağlıyorlar ve yaptığımız paylaşımlar ise çalışma alanlarını ilgilendiren paylaşımlar oluyor. Sadece öz geçmiş hazırlayıp, paylaşım yapmakla kalmıyoruz, bu gibi sitelerde yeni arkadaşlar ile tanışıp gerek staj gerekse iş bulma imkânına sahip oluyoruz.
Aynı durumu Twitter için de söyleyebiliriz çünkü gördüğümüz gibi buralarda takipçi sayısı yüksek olan insanlar yani fenomenler bir şekilde kendilerine iş bulabildiler. Bazıları kitap yazdı ve kitap serileri çıkarttı, bazıları da dizilerde rol aldı. Yani genç bir insan iş hayatına faydalı olması için sosyal medyayı kullanıyorsa, bir şekilde insanlara kendini tanıtabilecek ve aradığını bulabilecektir.
Ayrıca, sosyal medya sayesinde gündem hakkında ki daha güncel, daha fazla bilgiye daha hızlı bir şekilde ulaşabiliyoruz. Birçok gazete, dergi, medya kanalı, Facebook, Twitter gibi sitelerde üyelik açmış durumdalar ve anlık iletiler, haberler girerek toplumu bilgilendirmeye çalışıyorlar. Bence, çok güzel bir uygulama çünkü gençler artık daha kolay erişebileceği araçları kullanıyor.
Evinde, işinde, okulunda bulunan bir gencin dışarı çıkıp 3-5 tane gazete, 1-2 tane dergi almasını beklemeniz şuan ki teknoloji çağında biraz zor gibi duruyor çünkü hem daha masraflı hem daha az kaynağa ulaşılabilirlik hem de yorucu gibi gözüküyor.
Diğer bir faydası ise popüler, ünlü kişilere ulaşılması olduğunu düşünüyorum. Türkiye’ye mal olmuş bir çok ünlü kişi sosyal medya sitelerinde üyelikler açmış durumdalar. Bu sitelerden tiyatro-sinema oyuncusu, yazar, şarkıcı, gazeteci, yönetmen gibi meslek dallarından olan birçok ünlü şahısa ulaşabiliyoruz.
Eğer genç bir insansanız ve atıyorum ki okulunuzda herhangi bir konuda söyleşi vermek istiyorsunuz, aradığınız kriterde ki kişilere anında Facebook, Twitter, Google Plus gibi sitelerden ulaşabilir ve sanal alandan irtibata geçebilirsiniz.
Birçok ünlünün, gençlerin bu tarz girişimlerini canı gönülden desteklediklerini bilmekteyim. Ünlü şahısların sosyal medyada bulunması ve bu mecrayı desteklemeleri gerçekten bize sunulmuş büyük bir şanstır çünkü bu insanlar, gençleri aydınlatacak kapasitede olan ve genellikle gençlerin örnek aldığı insanlardır.
Başka bir faydası ise Facebook gibi siteler üzerinden oluşturulan event ve gruplar. Bu event ve gruplar sayesinde gençler, yeni insanlarla tanışma fırsatı, eğlence veya akademik odaklı organizasyonlara ulaşma fırsatı, bilgi ve deneyimler hakkında fikir sahibi olma imkânı bulabilirler.
Örneğin, Facebook üzerinden bir çok şirketin semineri ile ilgili grup ve eventler kurulabiliyor ya da ünlü bir şarkıcının konseri ile ilgili eventler oluşturulup gençlerin haberdar olması sağlanabiliyor. Bunlardan haberdar olan genç nesilin ise bu organizasyonlara katılarak daha sosyal ve başarılı bir hayata sahip olabileceklerini düşünüyorum.
Çok faydalı olduğunu düşündüğüm fırsat ise özgür ifade ortamıdır. MySpace, WordPress, Blogspot gibi sosyal medya siteleri bir şekilde gençlere cesaret veriyor ve bu cesaret ile zaten özgür bir ortam sunan sosyal medya sitelerinde özgürce istediklerini yazıyor, çiziyor, müzik yapıyor ve paylaşıyorlar. Bu siteler bir nevi gençlerin kendilerini ifade etme yetilerini yükselttiğini düşünmekteyim. Nitekim bu sitelerde yazan, çizen gençlere baktığımızda da üretken kişiliklere yada üretmeye meyilli kişiliklere sahip olduklarını görebiliyoruz.
Kısacası, sosyal medya sayesinde üretken, cesur ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen genç bir nesil yetişebileceğini düşünüyor ve savunuyorum. Gençlerin sosyal medyadan faydalanması sayesinde umarım gelecekte böyle renkli bir sosyal medya dünyası ile karşılaşırız.