Neler yeni

IRCForumları - IRC ve mIRC Yardım ve Destek Platformu - İRCforumlari

Duyuru; 📢

Forumda 'Tanıtım Yazısı' şeklinde Sitelerinizin Tanıtımını Yaparak sitenizi yükselte bilirsiniz.İRCForumları Ailesi İyi Forumlar Diler.!

PM Kuralları; 📢

Forumunda yer alan bir konuya istineden kesinlikle (özel mesaj) yolu ile destek talep etmeyiniz, zira bu tip alınan mesajlar kesinlikle cevapsız kalacaktır. İlgili konuya istinaden forumda destek konusu oluşturunuz.

İçerik hk; 📢

Sizde bilgi deneyim sahibi olduğunuz konu ve alanları forumda kolayca paylaşarak daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayabilir, oluşturduğunuz ticari konular sayesinde kazanç elde edebilirsiniz.

Sosyal Medya Paketleri sohbet sohbet Reklam Reklam Reklam Sohbet Zamanı Reklam Reklam

~ŞEKER ŞERBET ~

Yazar Suat Özge

Yeni Üye
17 Şub 2022
12
4
3
~ŞEKER ŞERBET~

Herkesin anne babasından geriye mal mülk yada güzel hatıralar kalırdı ya!.."Kör talih"dediği hasta abisi kalmıştı Orhan'a da... Kendini bildi bileli hiç yürüyemeyen ve konuşamayan ağabeyi öyle yük olurduki sırtına. Kasaba okulunda birzamanlar görev yapan Sedef öğretmen el işaretleriyle konuşma dilini öğretmiş olmasa anlaşmakta bile oldukça zorlanırlardı belkide ağabeyiyle...

Ağabeyinin bakımı da okadar zor gelirdiki Orhan'a. Onu yıkamak, ihtiyaçlarını görmek, haftada bir kucağına alıp hastahaneye götürmekten bıkıp usanmıştı artık...İnsan eti ağırdı gerçekten. Hemde çok ağır.
-"Milletin abisi kardeşine bakar. Bizde abimize bakıyoruz... Zaten işim başımdan aşkın...Sırtıma yüksün... Yük-" diye söylenirdi sürekli...Burhan da bu cümleleri duymazdan gelemez, bazı geceler sessizce ağlardı.Oda istriemezmiydi kardeşine kol kanat gerip, onunla ilgilenmeyi. Ama engelli ve yatağa bağımlı olmasının haricinde birde beynindeki hastalık herşeyi daha da zorlaştırıyordu.

Çay ocağında akşama kadar çay taşıdığı ve betonun üzerinde durduğu için Orhan'ın karnı ağrırdı sürekli. Eve karın ağrısıyla geldiğinde ise hep ağabeyinin yatağının yanındaki sehbanın üzerinde, suya karıştırılmış şeker, yani" şeker şerbet" bulurdu... Rahmetli anne babası yapardı ne zaman karınları ağrısa... Ağabeyinin el işaretleriyle gösterdiği şeker şerbeti içerdi ama,
-"Milletin ağabeyi can olur kardeşine. Bizim kör talihimiz ise şeker şerbet yapıyor-" deyip içerdi söylene söylene...

Hiç beğenmedi ağabeyi Burhan'ı. Oysa Orhan evin kapısını açtığında içi titrerdi ağabeyinin. Kimi vardıki Orhan'dan başka? Dünyasıydı o. Yüzündeki tebessümdü. Ve o mutlu olsun diye neler yapmazdı ki?Ama eli koku bağlıydı... Belkide yakında ölecekti.Ne yapabilirdiki kardeşi için?

Bir gün elinde olmadan yemeğini yatağa dökünce, Orhan'ın sabrı taşmıştı.
-"Benim payıma neden sen düştün ki? Üzerime titreyen abim, yada ablam olabilirdi. Sen benim kör talihimsin-" dediğinde üzülmüştü. Zorlukla haraket ettirebildiği elleriyle yüzünü kapatıp ağladı yine o akşam sessizce...Birde sesiyle yorgun kardeşini rahatsız etmek istemeywcek kadar düşünceliydi oysa....

Her hafta gittikleri hastahanede ise doktoru durumun kötüye gittiğini söylüyordu sürekli.Beynindeki tümör günden güne eritiyordu Burhan'ı söylediğine göre... Ve Burhan herşeyin farkındaydı artık ...Çok zamanu kalmamıştı. Ameliyat çok ama çok riskliydi anladığına göre... Ve her zaman ne yapabikeceğine dair düşüncelere dalıp giderdi. Nasıl onun istediği gibi bir abi olabilirdi Orhan'a?

Bir gün açık kalan pencereden muhtar'a duyurdu sesini.Muhtar'ında konuşamayan bir kızı olduğu için işaret dilini çok biliyordu. Bu yüzden derdini anlatabilmişti.Burhan nemli gözleriyle belki bir saat dikkatlice birşeyler anlattı muhtar'a.Hiç bıkmadan usanmadan tane tane defalarca tekrar etti istediği şeyi. Elinden geleni yapacağını söyleyip kapıya yöneldiğinde muhtar, hayran hayran baktı Burhan'a...Ne diyeceğini bilememişti o an.

Bir hafta içinde, Orhan çay ocağında çalışırken birkaç defa daha eve gelmişti muhtar. Ve belki saatlerce işaret dili ile konuşmuşlardı Burhan'la. Muhtar herdrfasında kapıdan çıkarken , olacakları düşünüyor ve yüreği titriyordu Burhan'ın.

Zaman çok çabuk akıp geçti. Ve ameliyat günü geldiğinde muhtarda iki kardeşle birlikte hastahanedeydi.Orhan bir ara kantine gittiğinde, doktorla birlikte odaya girdi muhtar. Yine işaret diliyle birşeyler konuştular Burhan'la. Ameliyat çok riskliydi. Ama bu ameliyatı olmasada günden güne eriyip gideceğini söylememişmiydi doktor?

Ve riskli ameliyatta hiç istenilmeyen o durum gerçekleşti.Ve tam yedi saat süren ameliyatta son nefesini vermişti Burhan... Doktor, Orhan'a bu acı haberi verdiğinde öyle tarifsiz bir boşluk hissetmişti ki yüreğinde. Birgün sonra cenazesi defnedildi Burhan'ın...Ve çile dolu hayatına mahallelinin gözyaşları eşliğinde veda etti Burhan. Ama ölsede hikayesi burada bitemezdi. Orhan'ın ihtiyacı vardı ağabeyine...Belkide kardeşi mezar taşını okşarken hissetmişti Burhan. İlk defa kendisi için gözyaşı döken kardeşini hissedemezmiydi bir ağabey? Beden ölürdü ama ruh ölmezdiki....

Tek başınaydı artık bu hayatta Orhan. Ve sırtındaki yük olarak gördüğü, senelerce baktığı hasta ağabeyinin yokluğunu çabuk unuttu....

Çay ocağına gidip geldiği yolda bir akşam üzeri arabanın çarptığı genç bir adamı gördüğünde, hemen yanına koşup ambulansı aramış, belkide hayatını kurtarmıştı genç adamın. Hastahanede kendine gelene kadarda koridorda onu beklemişti.Ve o genç adam, Orhan'ın bu iyiliğini öyle büyütmüştiki gözünde...Kardeşi gibi gördü küçük çocuğu. Birde kimi kimsesi olmadığını öğrenince yüreği sızlamıştı.
-"Hayatımı kurtardın. Doktor, biraz geç kalınmış olsa çok daha kötü şeyler olacağını söyledi. Bundan böyle abin olarak gör beni. Madem kimin kimsen yok. Bende elimden geleni yaparım senin için. Abi olurum, aile olurum sana-" demiş ve o günden sonra arabasıyla Orhan'ın evine kadar gelip annesinin yaptığı yemeklerden getirmeye başlamıştı ona...

Her akşam üstü sahile inerdi. O akşam üstü ise bir bayanla erkeğin tartıştığı gördü sahilde.Ve adam birden vurmaya başlamıştı kadına... Kimseler de yoktuki etrafda. Biran duraksadı. Ama çığlıklara daha fazla dayanamamıştı. Ve eline aldığı kalınca bir sopayla koşarak yanlarına gidip, kadını kurtarmıştı adamdan. Sonrada hemen polisi arayınca adam korkup kaçmıştı. Korku dolu gözlerle ağlayan kadın ise, cesur çocuğa minnetle baktı...
-"Çok tehlikeli bir adam o. Seneerdir peşimi bırakmaz. Sen olmasan kesin kıyardı canıma. Yinede korkup geri durmadın. Hayatımı kurtardın.Sana minnettarım çocuk -" demişti.Ve öyle şefkatle yaklaştıki Orhan'a... Bu iyiliğini asla unutmayacağını söylemişti sonrada...

Ve o günden sonra Orhan ile Selma hanım abla kardeş oldular.Selma hanım iki günde bir Orhan'ın evinin temizliğini dahi yapardı ... Bir anda hayatı değişmişti sanki... Her sorunuyla ilgilenen bir ağabeyi ve birde ablası olmuştu... En önemlisi yanlız hissetmiyordu artık.

Çay ocağında çalıştırmadılar o günden sorna Orhan'ı.Selma hanım ve Tevfik bey, ayrı ayrı destek oluyorlarlardı ona. Ve okuluna devam etti böylece. Seneler geçsede, Selma hanım ve Tevfik bey hiç ellerini çekmediler Orhan'ın üzerinden....Hayatı hiç ummadığı şekikde değişivermişti nasıl olduysa. Kör talih somunda yüzüne gülmüşmüydü?

Lise ve üniversite yıllarında da hep Orhan'ın yanındaydılar.İşini kurup, yeni evine taşındığında ise kendisiyle gurur duyan bir ağabeyi ve bir ablası vardı kan bağıyla olmasada, can bağıyla ona bağlı olan...

Ve hayatının kadınıyla tanışıp nikah masasına oturduğunda nikah şahitliğini Tevfik ağabeyi ve Selma ablası yapmıştı... Düğün hediyelerini vermeye birlikte geldiler... Tek bir kutu verdiler Orhan'a... İkisininde gözleri nemliydi o anda... Orhan neler olduğunu merak edip kutuyu açtı sonrada... Bir tas şeker şerbet görmüştü içinde. Birde not... Notu açtığında rahmetli ağabeyi Burhan'dan olduğunu anladığında tüyleri diken diken olmuştu... Şöyle yazıyordu o notta:

-"Birini candan seviyorsan, ona can olabilirsin kardeşim. Bu mektubu muhtarın aracılığıyla yazıyorum sana.O ameliyattan sağ çıkamayacağımı biliyorum. Ama canımı yakan kendi canımı kaybetmek değil, sana can olamamaktı... Günlerce düşündüm. Ve en sonunda öldükten sonra sana nasıl kardeşlik yapabileceğimi buldum. Organlarımı bağışlayacaktım. Muhtar vasıtasıyla organ nakli bekleyen iki kişiye ulaştım. Ve tek şartım ben öldükten sonra sana abi ve abla olmaları oldu. Bu masum isteğime saygı duyup, Mimemnuniyeyle kabul ettiler. Ben öldükten sonra birtakım tesadüflerle hayatına dahil olacaklar. Ve sana, sen kendi ayaklarının üzerinde durana kadar iyi birer abi ve abla olacaklar. Canım kardeşim... Elimden gelen buydu. Umarım sana iyi bir abi olabilmişimdir...Hergün muhakkak karnın ağrır bilirim. Selma hanımdan ve Fikret beyden son isteğim, benim adıma senin için şeker şerbet yapmaları oldu... Şifa olsun kardeşim. Hep mutlu ol..... ABİN BURHAN-"yazıyordu....

O an çevresine baktığında ne Selma hanımı, nede Fikret beyi görememişti... Hıçkıra hıçkıra ağladı eşi dahil herkes ona bakarken. Düğündeki kalabalık hiçbirşey bilmiyordu... Ama o çok iyi biliyordu artık.Dünyanın en iyi abisi can olmuştu Orhan'a.Şeker şerbeti gözyaşlarıyla içerken gökyüze çevirdi gözlerini. Ve gözyaşları dökerken gülümsedi ağabeyine. Ve belki teşekkür etti yüzlerce defa yüreği titreyerek...

#Yazar #Suat #Özge
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst